Büyük bir dünyada yaşayan üç tane balık varmış.
Biri sarı, biri kırmızı biri de siyahmış.
Bu üç balık aynı dünyayada yaşayan, aynı yaşamı paylaşan üç arkadaşmış.Üç arkadaş ama üç farklı yaşam ve üç farklı bakış açısı.
Aslında beraberken çok eğleniyorlarmış, oyun oynuyorlarmış, yeni yeni şeyler keşfedip hergün yaşadıkları dünyanın çeşitli noktalarına adım atıyorlarmış.
Akşam olup kendi kendilerinle kaldıklarında yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen bu üç kafadarın farklılıkları ortaya çıkıyormuş.
Yeni bir güne adım ve
Yine güneş doğmuş, bir sıcaklık yayılmış.
Sarı düşünmüş 'herşey ama herşey çok güzel olacak.Hiçbirşey bu güzelliği bozamaz'
Kırmızı düşünmüş 'herşey çok güzel olacak. Hayatta herşey olabilir, herşey bizim için. İyiside kötüsüde. Biz tedbirimizi alıp adım atalım ve güzellikleri yaşayalım yaşatalım.Hayatımızı yönlendirmek bizim elimizde. Hayat güzel:))'
Siyah düşünmüş 'Ya bu güneş doğdu ama allah vere kötü şeyler olmasa, baksana ne güzel aydınlandı ortalık. Of ya ya kötü şeyler olursa. Keşke güneş doğmasaydı.'
Bunları düşündüm öylesine otururken aslında mutluyum ama sanki mutsuz olmam gerekiyormuş gibi hissettim. Yakın zamalara kadar yaşamayı seven ama negatiflik hayatıma hakim yaşadım ki. Bazı yerleşmişlikleri değiştirmek hiç kolay olmuyor. Aslında kötü de hissetsen yaşamın her rengi yaşanıyor, iyi de hissetsen.
Ve ben seçimimi değiştirdim. Artık ona göre yaşıyorum. Mutlu olmak benim elimde ha bu zaman içinde olumsuzluklar olmuyor değil. Önemli olan benim yaklaşımım. Mesela bana motor çarptığında eskiden olsa yatardım, ama şimdi sporuma gidip kitabımı okudum. Veya şu an sıkıntılıyım (bir sebep yok) eskiden olsa panikleyip dahada depresifleşirdim, ama şimdi dışarı çıkıyorum.
Dışarda güneş var:)) Adım atıp yaşamak var bu dünyada, herşeye rağmen:))
E sen o halde en iyimser balıksın. Bence iyi ki de öylesin. Sende neler oluyor bu renk değişimiyle onu biraz daha düşün bakalım, o zaman yeniliği benimsemek de belki daha kolay gelir.
YanıtlaSilKendimi kendimin kristof kolombu oldum:))
YanıtlaSilAsla vazgeçmem,düşünmeye değer.
Kristof'u, (kendisi eski bir tanıdığım olup ara ara sohbet ederiz), bir gün kız kulesinin karşısına çay içmeye götürmüştüm. Sohbet esnasında bana demişti ki "Kaan biliyor musun, en güzeli şuydu: keşfettiğim kıtaları bilememem, keşfimin farkında olamamam..."
YanıtlaSilAsıl keşfi sanırım kendimizi bilerek, farkına vararak gerçekleştiriyoruz. Bunu yapabilmen, yapmanın izinde olman, nasıl da güzel :)
Evet gerçekten çok güzel:)
YanıtlaSilBazı şeyler için geç kaldığımı düşünüyorum ama hiç yapmamaktan iyidir.Yeniden doğmuş gibi hissediyorum:))