7 Mart 2011 Pazartesi

ÇATLAMIŞ NAR GİBİYİM



Bir kez gelip yerleşince içine nasıl atarsın ki? Hiç kuşkum yok bana birşeyler oluyor...
Depresif bir günümdeyim, bunaltılarımla yuvarlanıyorum; aynı yokuşun tepesinden elinden  topunu kaçırmış çocuğun kocaman topu gibi.
Aynadaki aksimle beynimdeki ekolar çok farklı şeyler söylüyorlar bu ara.
Yaşlandın betül-hayır yaşlanmadın
Sıkıldın betül-hayır hayatından çok mutlusun
Bu ne ya açılın nefes almam lazım.Ben burdayım. İsteyen benimle kalsın istemeyen istediği yere gidebilir. Ezilmek istemiyorum.
Yüreğimi ezen kamyonlar çekilin üstümden. Ben istediğim zaman istediğim yerde yola çıkarım.
Ancak şimdi değil, değil....


..............................................................................................................................................................

(( Kaan bir türlü bloguna girip yorumumu yazamadım. Blogtaki problem beni öldürecek. En sonunda affına sığınarak SU PERİSİ yazına küçük yorumumu buraya yazmak istedim:) Su perisi dilekleri gerçekleştirirmiş doğru mu? Umarım senin dileğin gerçekleşmiştir. Çok tatlı bir yazı olmuş. ))


2 Mart 2011 Çarşamba

GEÇMİŞTEN ESİNTİ

                                                                                                                       

Bir karar versen diyorum. Ne istiyorsun? Benden, kendinden ne bekliyorsun? Adın ne senin? Sevgili misin? Sevilebilir misin?
Hem bu kadar çok sevmek isteyip, hem benden bu kadar nefret etmeyi nasıl becerirsin?
Egonu mu yaralıyorum? Ne zaman karşına geçsem, tırnaklarını çıkarman bu yüzden olmalı!
Hayalindeki kadın ben değilim, olamam da! Sen bir çamura şekil verir gibi şekil vermek istiyorsun, ama ben  çamur değilim ki.
Senden önce kesildim, biçildim,  fırına bile verildim.
Yanarak, kavrularak buldum şu halimi. Gözümün kenarına senden önce gelip oturdu çizgiler.
Bütün biriktirdiklerimle ezdim kalbimi.
Seçtiklerim ve yaşadıklarım kadarım, aslına bakarsan onlarsız bile çok fazlayım.
Bu dünyaya bile alışamamışken ruhum, seninle anlaşamamışız; çok mu?
Kendimi acıtarak öğreniyorum kimi zaman hayatı. Rendeleniyor elim, kolum, bacağım. Sınandıkça bileniyorum.
Sen biraz vazgeçsen egonun büyüklüğünden, bu kadar kendini ispat etmek derdin olmasa mesela, kabullenebilsen; güzel olurduk belki yan yana!
Her ne kadar şeklimi almış olsam da, belki bir çiçek deseni eklerdin üstüme. Biraz renklenirdim. Öğreneceklerimiz vardır mutlaka birbirimizden.
Bir adım sen gelsen, iki adım ben, buluşsak sana yakın bir yerde. 
Madem bu kadar kuvvetli kimliklerimiz, sınırlarımızı aşmadan sevsek kalplerimizi, olmaz mı? İktidarı, güç savaşını bir kenara koyup, birlikte çoğalsak, olmaz mı?
Bu söylediğim diğerinden daha zor, değil mi? Kaptırıp gitmek varken alışılmışa, bunca uğraşa kimin hali var?
Boş ver hepsini! Sen, içindeki o korkmuş çocuğu saklayan kocaman adam, ben yalnızlığını gizleyen güçlü kadın; yaşar gideriz kendi yollarımızda. Zordur beraber aynı yolda yürürken  yaşamak; çünkü göz göze gelince ayna oluyoruz birbirimize...